|
|
Özenli bir senaryo ve yalın
bir sinema diliyle 'Kasaba', aksiyon, cinsellik ve özel efekt çağında,
iyi anlamıyla 'amatör' bir film.
Nuri Bilge Ceylan'ın, ilk uzun
metrajlı filmi "Kasaba", yönetmenin beğenilen ve Cannes Festivali'ne kabul
edilen kısa filmi "Koza"nın hemen tüm özelliklerini yineliyor. Belgesel
tadında bir sinema, doğanın yakından gözlemi, bir aile bireylerini özellikle
doğayla ilişkileri çerçevesine oturtulmuş ve özenli bir senaryoyla pekiştirilmiş
canlandırma çabası.
Bu aksiyon, şiddet, cinsellik ve özel efekt çağında, filmlerini yazan,
yöneten, çeken ve de aile bireylerinin katkısıyla gerçekleştirilen Ceylan,
tam anlamıyla artizanal bir iş yapıyor, amatörlüğü en iyi anlamında sürdürüyor.
Ama bu, onun sinemasının görüntü kalitesi, çerçeveleme özellikleri, ödünsüz
bir belgesel tavır gibi konularda olduğu kadar, oyuncu yönetimi, müzik
kullanımı, seslendirme alanlarında da oldukça profesyonel olmasını engellemiyor.
Peki ama, "Kasaba"dan geriye ne kalıyor? Film, özellikle doğayla ilişki
bölümlerinde çok başarılı. Çocukların orman gezisi, kuşlarla veya bir
kaplumbağayla kurdukları ilişkiler çok etkileyici. Asılmış ıslak çoraplardan
kızgın demir soba üzerine düşen damlacıkların görüntüsü de.
Ama iş insan tasvirine, aile bireylerinin konuşmalarına gelince, film
biraz duraklıyor. Kuşak veya kültür farklılıklarını, kasabanı veya kentli
olmanın uyuşmazlığını yansıtan bu uzun konuşmalar, seyirci için gerçek
bir ilginçlik taşımıyor. Yine de "Kasaba", kendine özgü bir sinemayı inatla
gerçekleştiren, tanıdığı insanları ve insan-doğa ilişkisini yansıtmayı
amaç bellemiş bir sinemacının, kalabalık içinde bir yalnız şövalye olmayı
seçen bir sanatçının serüveni olarak, has sinemaseverlerce görülmeli.
|