nbc home  



SİNEFİL

Nuri Bilge Ceylan - Koza

Erdinç Uzak, Sinefil, 12 Ocak 2004

 

"Koza, teknik ve estetik birikimime rağmen film yapmaya bir türlü başlayamadığım ve sürekli ertelediğim için korkak ve mıymıntı olmakla suçladığım kendime ettiğim işkenceleri sona erdirmek için giriştiğim umutsuz bir denemeden başka bir şey değildi. Kendimi fırlatır gibi başladım o filmi çekmeye. Bitirdiğimde de neye benzediği konusunda gerçekten bir fikrim yoktu. Ama yine de Koza’yı çekmek, kendi yapıma uygun üretim koşullarını yaratmamı sağlayacak bütün ipuçlarını verdi bana."  nbc

Koza, Cannes Film Festivali Uluslararası Kısa Film Yarışması’na (1995) davet edilen ilk Türk kısa filmidir. Nuri Bilge Ceylan’ınsa (NBC) ilk ve son kısa filmi. Çekilen üçüncü uzun metraj filmden geriye dönüp baktığımız zaman ilk filmin adını ve filmi daha iyi değerlendirebiliriz.

Koza bir evreye işaret eder. Değişilen, dönüşülen, başka bir şey olup çıkılan bir evre. Bir kapanıklık, sonradan olunacak şey için bir kendini hazırlayış. Usulca, derinden, sessiz ama güçlü bir hareket evresidir. Durağan bir evre değildir. Çünkü,

"Kozası içinde bekleyen tırtıl bir ipek böceğine dönüşüyorsa bu durmak değildir."

Sevgi Soysal

Koza NBC’nin, güzel fotoğraflarla incelikli durum ve öyküler yaratan yönetmene dönüşmesinden öncesini, sadece güzel fotoğraflar yaratan bir yönetmen olduğu dönemi ifade eder. Ama bunun yanında gene de NBC’nin sinemasının kimi ipuçlarını verir bize. Durum ve mizansen arasındaki sorun o günden çözülmüştür örneğin (aynı çerçeve içindeki ikiliden birinin sırtı diğerine dönüktür her daim). Ses kanalı kullanımı yetkindir. Anlamı görüntülerle oluşturmak konusunda isteklidir.(örneğin açılış sekansı).

Açılış sekansı:

Genç bir kadını tek başına gösteren siyah-beyaz, yıpranmış, solmuş kimi fotograflar.
Genç bir erkeği tek başına gösteren siyah-beyaz, yıpranmış, solmuş kimi fotograflar.
Genç kadın ve genç erkeği birlikte gösteren düğün fotoğrafı.
Kadın ve erkeği birlikte gösteren kimi fotoğraflar.
Yakın plan yaşlı bir erkek yüzü.
Yakın plan yaşlı bir kadın yüzü. Kadının yüzü üzerine kapınan bir kapı.
Siyah zemin üzerine beyaz harflerle filmin adı: Koza

İki insanın birbirinden ayrı gelişen, bir ara evlilikle birleşen ve sonra ayrılmış olan yollarının görsel anlatımı. Kelimelere ihtiyaç duymadan, görüntülerin diliyle konuşan sıkı bir giriş. Sinemanın ta kendisi yani.

Sessiz bir film değildir Koza, diyalogsuz bir filmdir. Çevre seslerinin özellikli kullanımı çift arasındaki sessizliği daha belirgin kılar. İnsan sesi dışındaki bütün seslere açıktır film: akan suyun sesi, sert esen rüzgarın sesi, rüzgarın yaladığı yaprakların hışırtıları, farklı türdeki kuşların sesleri, çerçeve dışından duyulan horoz sesi, köpek sesi, oda da dolaşan sineğin sesi, arı kovanlarından gelen vızıltılar, ardı ardına ağaç gövdesine inen baltanın sesi, ileri geri sallanan hamağın iplerinin ağaç gövdesine sürtünmesinden çıkan sesler, uzaklardan geçen bir trenin sesi, ağaç dalına takılmış bir kumaş parçasının rüzgarda çıkardığı ses, gıcırtılar çıkartarak açılan/kapanan kapıların sesi, rüzgar yüzünden birbirine çarpan pencere kanatlarının sesi, rüzgarda uçuşan perdelerin sesi...

Eksik olan tek ses kelimelerin gürültüsüdür. Çünkü,

Uzun yıllardan sonra birini ilk kez gördüğümüzde, saatlerce hiç konuşmadan karşılıklı oturmak gerekecektir: Acı, sessizliğin gölgesinde kendi tadını çıkarabilsin diye...

Emile Cioran


Yıllar sonra bir araya gelen çift tek kelime konuş(a)maz. Birbirlerinin gözlerine bak(a)maz. Bakışları hiç karşılaşmaz. Gözleri birbirine değmez. Sadece biri uyuyorken seyreder diğeri onu.

"Acı sessizliğin gölgesinde kendi tadını çıkarır":

Yaşlı kadın elinde bavulu –belki de tekrar denemek için- yaşlı erkeğin yaşadığı yere gelir. Eve girer. Erkeği yatakta uyur halde bulur. Bir bez parçasıyla erkeğin yüzündeki terleri siler. Erkeğin elini kendi avucunun içine alarak yatağın baş ucundaki sandalyeye oturur. Uyuyan erkeği seyreder. Onun uyanmasını bekler. Bir süre sonra uyanır erkek. Tek kelime konuşmazlar.

Kadın ağaçlar arasında kurulmuş hamakta uyumaktadır. Erkek uzak bir köşeden kadını seyreder. Tek kelime konuşmazlar.

Kadın gözleri açık yan yatmıştır. Yüzü kameraya dönüktür, sırtı erkeğe. Erkek odanın içinde gezinir. Pencerenin yanına yürür. Kadından yana çekingen bakışlar fırlatır. Kadın sessizce göz yaşı döker. Tek kelime konuşmazlar.

Aynı odanın içinde, kadın tığ işler, erkek kitap okur. Birbirlerine bakmazlar. Biraz sonra kadın oturduğu yerde uyuya kalır. Erkek kadını seyreder uzun uzun. Tek kelime konuşmazlar.

Kadın geldiği gibi (vapurla) geri döner. Erkek, rüzgarın sağa sola eğdiği başakların arasında sırt üstü uzanır-filmin başında olduğu gibi.

Söylenilecek bir şeyin olmadığı(kalmadığı) yerde susmayı seçmiş bir film izlenimi uyandırır Koza. Belki de, aralarına uzun yıllar giren iki insanın birbirlerine söyleyebileceklerinin tümü, rüzgarın hafifçe savurduğu perdelerin söyleyeceklerinden fazla değildir.

Zaten ne demişti NBC henüz film çevirmezden önce, 1989’un Temmuz ayında Hürriyet Gösteri Dergisi’ndeki (Kodak Fotoğraf Ödülü dolayısıyla yaptığı) röportajında "...Ayrıca iç dünyanın derinliği ile ağızdan çıkan söz arasındaki uçurum hep acı vermiştir bana"

Koza tek başına da iyi bir filmdir. Ama asıl önemi NBC’nin film çekebilecek(dört kişilik ekiplerle de olsa) kadar sosyalleşebilmesine, üzerindeki mıymıntılığı atabilmesine olanak sağlamasından gelir. Bu film olmasaydı Kasaba, Mayıs Sıkıntısı, ve Uzak’da olmazdı.

Bugün artık biliyoruz ki Koza’sı içindeki tırtıl ipek böceğine dönüşmüştür.