|
|
Taviz
nedir bilmez bir bağımsız sinemacı
Sungu Çapan, Cumhuriyet Gazetesi, 8 Ekim 1999
Genelde her şeyin film konusu yapılabileceğine,
film çekilebileceğine inanan ve 1995'ten beri özenle, Çanakkale'nin Çan
ilçesindeki cennet gibi Yenice kasabasında yaşayan annesiyle babasının
ve yakınlarının kahramanlarını oluşturduğu Koza, Kasaba (1997) filmlerindeki
belgeselimsi kişisel hikâyesine kaldığı yerden devam edip kendi kozasını
örerek alabildiğine bağımsız, şiirsel 'nevi şahsına münhasır' sinemasını
sürdürüyordu Nuri Bilge Ceylan, Mayıs Sıkıntısı' nda.
Gerçekten de Nuri Bilge Ceylan'ın aynı konunun farklı çeşitlemeleri sayılabilecek
ve hem birbirini tamamlayan hem de birbirinden ayrı seyredilebilecek 20
dakikalık siyah beyaz Koza, 90 dakikalık siyah beyaz Kasaba ve 130 dakikalık
renkli Mayıs Sıkıntısı üçlemesiyle şimdiden sinema(mız) tarihinde özel
bir yer edindiği bile söylenebilir, tıpkı 1980'li yılların başında Saraybosnalı
Emir Kusturica' nın ilk filmi Dolly Bell'i Hatırlıyor musun? la ilk başyapıtı
Babam İş Gezisinde' nin bir çeşit eskizini yapması gibi.
Bir kez daha kırsal kesimin doğal atmosferini perdeye taşıyarak hayatı
nerdeyse bire bir aktaran Mayıs Sıkıntısı, yine gerçekle kurguyu harmanlayıp
bir 'film içinde film' hikâyesiyle örtüşerek meraklısını içine çekiveriyordu
iki saatliğine bırakmamacasına.
Konusu, çocukluğunun geçtiği kasabaya film çekme amacıyla dönen ve herkesin
hayatına karışıp düzenini bir ölçüde bozarak yakınlarını filmde oynatan
bağımsız bir sinemacının öyküsü olarak özetlenebilecek Mayıs Sıkıntısı,
çeşitli yaşlardan kahramanlarının küçük, yan öykücükleriyle örülüp nakış
gibi işlenmiş, belgesel ve saf sinemanın lezzetine sahip, lirik ve farklı
bir filmdi her zaman raslanmayan türden.
Hep para getirmez işlerle uğraşan, sinemacı oğul, 'kameralı adam' , yönetmen
Muzaffer'in ( Muzaffer Özdemir ) gelişiyle durgun hayatları değişen yaşlı
anne-babaya güzelleme niteliğindeki, duygu yüklü sekans gibi uzun, lirik
plansekanslardan bütünlenen anlatımından montajına, senaryosundan kameramanlığına
kadar taviz nedir bilmez Nuri Bilge Ceylan'ın şapka çıkarılası, bağımsız
yaratıcı yönetmen kumaşını bir kez daha ortaya seren bu küçük başyapıtı
unutulmaz tipler, yüzler ve sahneler barındırıyordu özetle.
Özellikle yıllarını verip baktığı araziyi tapu kadastroculara kaptırmama
kaygısındaki, toprak ve gönül adamı baba Emin Bey (Mehmet Emin Ceylan
) gibi güzel insan portrelerini adeta zihnimize nakşediyordu Mayıs Sıkıntısı.
Yine üniversiteyi kazanamayıp kasabadan kurtulamayan amcaoğlu Saffet'i,
müzikli saat hayali kuran dayıoğlu küçük Ali'yi, evin temel direği Fatma
anayı da unutmamalı. Diyeceğim, bizim Altın Portakalımız çoktan adresini
bulmuştu bile. Jüri de en iyi ikinci film, en iyi yönetmen ve en iyi laboratuvar
olmak üzere toplam üç ödül verdi ''Mayıs Sıkıntısı'' na.
|