nbc home  


Usta işi, kişisel ve keyifli bir film

Alin Taşçıyan, Milliyet Gazetesi, Aralık 1999


Sinemamızda bir Nuri Bilge Ceylan kurumu oluştuğunu müjdelerim. Ceylan üç filmi "Koza", "Kasaba" ve "Mayıs Sıkıntısı" ile kendine çok özel bir yer edindi. "Mayıs Sıkıntısı" hem bu yıl üretilen birbirinden başarılı Türk filmleri hem de Türk sinemasının en iyi filmleri arasında favorim.

Ceylan'ın çok kişisel bir biçemi var. Çalışma tarzı daha da kişisel. Kendisinin ya da kızkardeşinin kaleminden çıkma aile öykülerini, birkaç arkadaşından oluşan ekiple, yine aile üyeleri, dostları ve komşularından oluşan amatör bir kadroyla, kamerayı kendi kullanarak çekiyor. Fotoğrafçılık yaptığı yıllarda da belirgin olan özgün görselliğini sinemada hareketlendiriyor. Filmlerinin müzik yönetimini dahi kendisi üstleniyor. Oyuncu yönetimindeki başarısı ise olağanüstü! Yönetmenin anne ve babası, kuzeni, arkadaşı ve minik Muhammed Zımbaoğlu profesyonellere taş çıkartıyor.

"Mayıs Sıkıntısı", yönetmenin diğer filmleri gibi taşrada geçiyor. Bu bağlamda bir pastoral sinematografiden söz edilebilir. Ceylan, peyzajı olduğu gibi değerlendirmeyi beceriyor. Bu filmin renkli olması söz konusu doğallığı bir kat daha arttırmış. Ceylan, dev ağaçlar, rengârenk çiçeklerle dolu idil gibi manzaralar, gün-doğumları - günbatımları seçmek yerine mekânı iyi kullanıyor. Meşe yapraklarının rüzgârda salınışı, otların dalgalanışı, bir kaplumbağa gibi zarif ayrıntılardan, doğal ışıktan ve seslerden en iyi biçimde yararlanıyor. Böylece hem izleyiciyi içine alan hem gerçeği yansıtan bir atmosfer yaratıyor.

Çehov'a saygı

Doğa - insan ilişkisi ise Ceylan'ın çok sevdiği ve filmini adadığı Anton Çehov'un yapıtlarındaki gibi. Baba da bir Çehov karakteri gibi tasarlanmış.

Doğanın huzurlu kucağında kente özgü sıkıntılar çeken kasabalılar, onlarla ve doğayla ancak dolaylı bir ilişki kurabilen kentliler tatlı-sert bir eleştiriye tutuluyor. "Mayıs Sıkıntısı"nda, doğup büyüdüğü, ailesinin yaşadığı kasabaya gelip film çeken yönetmen, Ceylan'ın alter "ego"su. "Kasaba"da deli rolünde izlediğimiz Muzaffer Özdemir, babasının yaşamını adadığı orman arazisinin tapusunu almak için gösterdiği çabaya, üniversiteyi kazanamayıp zar zor iş bulan kuzeninin büyük kente gitme özlemine duyarsız kalan bir yönetmeni canlandırıyor.

Sinemada hep olumlu sonuç veren film içinde film esprisi "Mayıs Sıkıntısı"nda da mükemmel işliyor. Filmin çekim hazırlıkları ve çekim süreci ince bir mizahla ele alınıyor. Bir yanda gündelik yaşamını sürdüren kişilikler bir yanda gözü filmden başka bir şey görmeyen gurbetteki oğul! Her karakterin kendince bir sıkıntı çektiği bu film, iç içe geçmiş yan öyküleriyle varsıl bir senaryoya sahip. Yerinde espriler ve duygusal yaklaşımlarla beslenerek akıyor. Öyle ki izlerken zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorsunuz. Sıkıntının yerini üzerinize çiy taneleri yağmış gibi bir sabah keyfi alıyor.