|
|
BİR
SIKINTININ ANATOMİSİ
Ercüment Dursun, Yeni Şafak, 13 Aralık 1999
Nuri Bilge Ceylan ismi tevazu, başarı, ödül ve cesaret
kelimelerini de birlikte çağrıştırıyor. Fotoğrafla başlayan 'görüntüleme'
tutkusu, zamanla yerini hareketli görüntülere bıraktı ve ortaya 'Koza'
çıktı. Yirmi dakikalık bu film kısa sürede kült haline geldi. Ardından
'Kasaba' siyah/beyazın zaferini işaretlercesine ödül üstüne ödül kazandı
ve gişede böyle bir filmden beklenmeyecek bir başarıya imza attı, üstüne
üstlük herkesin beğenisini kazandı. Doğrusunu isterseniz üçüncü film 'Mayıs
Sıkıntısı' beklenen filmdi. Nuri Bilge Ceylan'ın daha rahat imkanlarla,
otobiyografik/kurgusal bu öyküyü daha farklı hangi biçimsel yeniliklerle
sürdüreceği merak konusuydu.
Kasaba'nın türevi veya devamı
'Mayıs Sıkıntısı' Nuri Bilge'nin 'Kasaba'da anlattığı öykünün bir nevi
devamı, bir nevi 'Kasaba'nın çekim öyküsü. Yani film içinde film. Bu her
zaman ilgi çekmiş, başarılı olmuş bir teknik. Farkında olunmadan sinema/gerçeklik
ilişkisinde farklı bir boyut getirmiş oluyor Nuri Bilge. Çünkü içinde
kurgusal unsurların da yer aldığı öykülerini gerçek isimleriyle gerçek
karakterlere oynatıyor. Sonuçta ortaya pelikülün dışında çok az 'üretilmiş'
bir yeni gerçeklik çıkıyor.
Gerçeğin hikayesi
'Mayıs Sıkıntısı', çocukluğunun geçtiği Yenice kasabasına film çekmek
üzere dönen Muzaffer (Muzaffer Özdemir)'in öyküsü aslında -yani Nuri Bilge'nin-.
Film bu yönüyle yönetmenin kendi sinemasinı, sinema anlayışını, çalışma
tekniğini deşifre edici bir yöne sahip. Öte yandan ana öykü olabilecek
en baskın karakter ise Emin (Mehmet Emin Ceylan). Bu yurtdışında yüksek
eğitimden geçmiş ama Yenice gibi bir taşra (Anadolu) kasabasında doğayla
iç-içe yaşamayı tercih etmiş idealist bir insanın öyküsü. Kasabanın ve
kendi hayatının sınırlarını aşmaya çalışan Saffet (Mehmet Emin Toprak)
ve küçük dünyasında büyük umutlarının peşinde koşuşan küçük Ali (Muhammed
Zımbaoğlu). Hepsi çok yakından tanıdığımız, bildiğimiz, kendi hayatımızda
izlerini görebileceğimiz tipik kırsal kasaba insanlarından esinler taşıyorlar.
Kır ve kent sıkıntısı
Film kır ve kente ait sıkıntılara da değiniyor. Kentten kıra taşınan sıkıntılarla
kentlileri iğneliyor. Kentin bireyci, ben merkezci insanlarının duyarsızlıklarını
eleştiriyor. Daha önce örneğini çokça gördüğümüz köy/kasaba gerçekçiliği
örneklerinin düştüğü egzotizm tuzağına düşmeden, kendi insanına, toprağına
yabancılaşmadan olayın fotoğrafını koyuyor Nuri Belge Ceylan. Kır yaşamına
ait bir sürü ayrıntının, inceliğin ustalıkla birbiri ardına eklendiği
filmde fotoğraf kökenli yönetmenin birbirinden enfes karelerinden oluşan
hem bir görüntü şöleni hem de naif, minimalist bir dünyanın izlerini buluyoruz.
Kaçırılmaması gereken bir film.
|