|
|
N.B.
Ceylan'a şapka çıkartıyoruz!
Selahattin Yusuf, Yeni Şafak Gazetesi, 12 Aralık 1999
Geçen yıl onun "Kasaba" filmini seyretmiştim. Herkes
Kasaba'dan bahseder olmuştu bir ara. Filmi çok etkileyici bulanlar da
vardı; yarısında bırakıp çıkanlar da vardı. Özellikle yarısından sonra,
ağaçların altında sohbet eden aile ferdlerinin uzun süren diyalogları
birçok seyirciyi bıktırmıştı. Ama nedense o bölüm benim daha çok dikkatimi
çekmişti. Çünkü yönetmen, bir gece ateşin etrafını sarıp uzun uzun sohbet
eden aileyi, artık yaşamayan, iç burkan bir hatıranın sembolü olarak ısrarla
kameranın önünde tutuyordu. Kasaba, film olarak, sayılabilecek birçok
özelliklerinin yanısıra; ayrıca edebiyatımızda da nedense fazla işlenmemiş
bir konuyu, 'kasaba'yı dikkate değer biçimde gündeme getirdiği için önemliydi.
Nuri B. Ceylan, birçok yeni yönetmen gibi fotoğrafçılıktan gelme bir yönetmen.
Yıldız Teknik'te okurken çektiği çok iyi fotoğraflarla ünlenmişti. Şimdi,
filmlerinde, özellikle iç mekanlarda bu ustalığının izlerini sürmek mümkün.
Mayıs sıkıntısı geçtiğimiz hafta cuma günü vizyona girdi. Filmin adı,
her ne kadar Baudelaire'in "Paris Sıkıntısı" kitabını hatırlatsa da, hayır,
tamamıyla bizim kasabamıza dair kotarılmış bir film. Hatta esinti olarak,
duyarlık ve zevk olarak, olağanüstü bir yerli derinliğe sahip N.B. Ceylan,
sanat sözkonusu olduğunda yerliliğin ve buradan çıkan evrenselliğin farkında
olan bir sanatçı.
Yerel değerlerin ne kadar büyük bir potansiyel taşıdığını, onun filmleri
anlatacak galiba diğer yönetmenlere.
Mayıs sıkıntısı, İstanbul'da oturan 30-35 yaşlarındaki bir film yönetmeninin,
Çanakkale'ye bir kasabaya gelip, film çekimlerine başlamasının etrafında
gelişiyor. Yönetmen, anne-babasını filmde oynatmak istiyor. Kasaba insanının
gündelik yaşamıyla film oyunculuğu gibi bir metafor, işte böylece, ustalıkla
karşı karşıya getiriliyor ve ortaya inanılmaz bir drama, olağanüstü sakinlikte
bir traji-komedi çıkıyor...
Selamlıyoruz elemanı, şapka çıkartıyoruz.
|