|
|
'Uzak'la
açılan kapı ..
Sabahattin Çetin, Radikal Gazetesi, 28 Mayıs 2003
Nuri
Bilge Ceylan'ın Berlin'i reddedip Cannes'a katılmasıyla Türk sineması
için çok önemli bir fırsat yakalandı. Dağıtımcılar, Ceylan'ın senaryosu
bile yazılmamış projesini almak için yarıştı.
CANNES - Nuri
Bilge Ceylan, 2002'de çektiği 'Uzak'la Antalya Film Festivali'nde belli
başlı bütün ödülleri topladıktan sonra Berlin Film Festivali'ne başvurdu.
Berlin Seçici Kurulu filmi hemen ana yarışma bölümüne kabul ettiğini Nuri'ye
bildirdi. Nuri, Berlin'e hazırlanırken ilginç bir gelişme oldu.
Cannes Film Festivali direktörü Gilles Jacob, 'Uzak'ı Cannes'a almak istiyordu.
Nuri'yi ve arkadaşlarını heyecanlandıran şey Cannes'a seçilmiş olmaktan
çok henüz festivalin başlamasına 5,5 ay varken Gilles Jacob'un Berlin'den
vazgeçmesi konusundaki ısrarlı talebiydi.
Berlin 15 Şubat'ta, Cannes 14 Mayıs'ta açılış yapacaktı. Bu durumda Nuri,
Berlin Film Festivali yöneticilerinden bağışlanmasını isteyerek filmi
Cannes'a vereceğini bildirdi. Hepsini yakından tanıdığımız festival yöneticileri
bu durumu anlayışla, hatta sevinçle karşıladılar. Jacob memnuniyetini
belirtirken Nuri'ye önemli bir uyarıda bulundu; kendisi 24 Nisan günü
resmi açıklama yapıncaya kadar filmin Cannes'ın ana yarışma bölümüne seçildiği
gizli tutulacaktı.
Bakan ambargoyu deldi
Nuri, bu kuralı en yakın çevresine ve sinema basınından dostlarına da
hatırlattığı için aralıktan nisan ortasına kadar kimse bunu haber yapmadı.
Çünkü film diskalifiye edilebilirdi. Ne yazık ki yayın yasağının bitimine
yaklaşık 10 gün kala yasak, basın tarafından değil, Kültür Bakanı tarafından
delindi.
Cannes'da her yıl Kültür Bakanlığı'yla birlikte düzenlediğimiz Türkiye
Standı için yukarıdaki durumu belirterek bu yıl biraz daha fazla yardım
yapılmasını istemiştik. Sayın Bakan, hem geçmiş yıllardaki bütçenin yarısını
vermiş hem de bunu bir övünme nedeni sayarak 14 Nisan'da yayın yasağını
delerek Jacob'a ait olan 'Uzak'ın ana yarışmaya katıldığını açıklama hakkını
kullanmıştı. Bütün ısrarlarımıza rağmen Kültür Bakanlığı'nı bu yılın sinemamız
açısından ne kadar önemli olduğuna inandıramadık. Nisan sonunda biten
İstanbul Film Festivali'nde 'Uzak' Uluslararası Sinema Yazarları Federasyonu
(FIPRESCI) jürisi tarafından ödüle layık görülünce kendi adıma filmin
Cannes'da mutlaka bir ödül alabileceğini düşündüm.
Bu heyecanımızı sanırım sektörümüzün önde gelen şirketlerine yansıtmayı
da başardık Umut Sanat, Özen Film, Fono Film, Kodak, ANS, Sine Fext, Fuji,
Türk Filmi, Fida Film, Energia isimli sektör şirketleri Türkiye Standı'nın
oluşması için 15 bin euroyu imece usulü ile topladılar. Böylece sinema
sektörümüzün dayanışma düzeyi ulusal seviyede test edilmiş oldu. (Warner
Bross. ve UIP Türkiye'nin temsilcileri bu dayanışmaya katılmadı.)
Bu yıl Cannes'da bulunan Türkiyeli sinemacıların, Türk Standı'nın alıcılarla
dolup taştığını, yabancı basın mensuplarının Nuri'den bir görüşme saati
alabilmek için nasıl çırpındıklarını, filmin tutulduğu övgü bombardımanını
gördüklerinde yaşadıkları gurur tarif edilemez. 'Uzak'ı daha ödüller açıklanmadan
satın almak isteyen alıcıların oluşturduğu kuyruk ve Nuri'nin satış sözleşmesi
imzalamaktan yorulan kolları, düzenlediğimiz iki kokteyle katılan ünlü
sinema adamları, içtikleri Kavaklıdere Şarapları'nı Fransız şaraplarından
üstün bulduğunu belirten festivalciler, gazeteci, yazar ve film alıcıları.
Hacıbekir Lokumu'na övgüler düzen Portekizli sinemacılar. İlk defa kendi
ülkelerinde Türk filmi göstereceklerini anlatan dağıtımcılar.... Cannes'a
her yıl gidenler için bunlar unutulmaz görüntülerdi.
Asıl gururumuz Türkiye delegasyonunun 21 yıl sonra ünlü kırmızı halılardan
yürüyerek salona alınma töreniydi. Bildiğiniz gibi 25-30 metre genişliğinde
ve 120 metre uzunluğundaki kırmızı halı koridorunun sağı ve solu 2000
gazeteci ve TV tarafından kuşatılmıştır. Önemli ve ünlü delegasyonlar
bu koridoru 20-30 dakikada geçerek 3 bin 500 kişilik salona girer. 21
yıl önce başında Yılmaz Güney'in olduğu Türkiye delegasyonu, kırmızı halı
koridorunu bu şekilde geçmişti. Bu yıl 'Uzak' filminin ekibi Nuri Bilge
Ceylan, eşi Ebru Ceylan (aynı zamanda filmin oyuncularından biri), oyuncular
Feridun Koç, Nazan Kırılmış'tan ibaretti. Delegasyonu ise ben, SESAM Başkanı
Kadri Yurdatap, Özen Film'den Mehmet Soyarslan ve Fono Film'den Cemal
Okan tamamlıyorduk.
Olmayan filmi aldılar
Salonda bir tek boş yer kalmamıştı. Filmin bitiminden sonra festival seyircisinin
dakikalar süren alkışı, ödüllerin habercisi gibiydi. Nitekim ödüllerin
açıklanmasından iki gün önce Avrupa'nın en büyük yapımcı ve dağıtımcıları
peş peşe standımıza akın ettiler.
Canal+, Celluloid Dreams, Wild Bunch, Flach Pyramide, Nuri'yle görüşmek
için sıraya girdiler. Nuri'nin henüz senaryosu yazılmamış yeni projesine
milyonlarca dolar yatırmak istiyorlar. Filmine yapımcı olmak istiyorlar
veya dünya haklarını şimdiden kapatmak istiyorlar. Bir Türkiye sinemacısının
ulaştığı bu başarıyı yakından gördüm, yaşadım, onunla gururlandım ve keyif
aldım. Çünkü olan biten her şey oluşmasına emek verdiğim Türkiye Standı'nda
gerçekleşiyordu.
'Uzak', Türkiye'de ulaştığı seyirci sayısı 20 bin bile değil. Ulusal sınırlar
içindeki bu ticari başarısızlığı(!) küçümseyenlerin suratını görür gibiyim.
Magazin ve popülizm rüzgârı ile filmleri milyonun üzerinde seyirci toplayan
tüccar yönetmenler, ulusal sınırlar içindeki başarıları ile avunadursunlar.
Ceylan, sinemamızda yeni bir ekolün, yeni bir dönemin ve film üretim tarzının
kapısını ardına kadar araladı. Bu üretim tarzının şimdilik görünen üç
ayağı var; yaşadığın toprağın insanını yaratıcılık, samimiyet ve ciddiyetle
anlatacaksın.
Türk Sineması için yeni bir tarih sayfası açıldı: 2003 Cannes Film Festivali
ve Nuri Bilge Ceylan.
|